ANCAK ALLAH İÇİN İBADET «İbadetini riya, garaz ve ivazdan halis et, (gösteriş, gaye ve maksattan uzak.) Bu halde az bir amel senin için kâfidir.» (Hadis-i Şerif) Sen ibadetini gösteriş için yapma. İbadet ve taatini sadece Allah için yap. Ve bu ibadet ve taatin için bir karşılık bekleme. Yarabbi ben sana şöyle teheccüt namazı kılıyorum, böyle ibadet ediyorum, bana dünyada bunun karşılığını ver deme. İbadet ve taatini sırf Allah (c.c.)’ın emri olduğu ve bu emri yerine getire­rek Allah (c.c.)’ın rızasını kazanmak maksa­dıyla yap. Bu şekilde yapılan amel Allah in­dinde makbuldür. Az da olsa senin için kâfi­dir. Şüphesiz Allah-ü Teâlâ böyle kullarına dünya ve ahiret saadetini ihsan eder. «Kim Allah yolunda velev devenin bir ayak bağı kadar cüz’i (az) bir menfaat sağlamaktan başka birşeye niyet etmeyerek (mad­di herhangi bir faydayı düşünerek) muharebe ederse onun nasibi ancak niyet ettiği o şeydir. O Allah’ın hiç bir sevabına kavuşamaz.» (Ahmed b. Hanbel) ESMÂ’ÜL-HÜSNÂ’DAN El-Mukaddim: (İstediğini ileri geçiren, önce olan.) El-Muahhir: (İstediğini geri koyan, arkaya bırakan.)