FİR’AVN-I ÜMMET EBÛ CEHÎL’İN KATLİ
EHL-İ İSLÂM’ın en büyük düşmanı olan Ebû Cehîl’i öldürmek mu’acib-i mübâhât bir keyfiyyet olacağından hep ASHÂB-ı KİRAM hazerâtı onu rast getirmek isterlerdi.
Ebû Cehîl ise yetmiş yaşında, pek gözlü, korkunç yüzlü, anûd ve mütemerrid bir mel’ûn olup:
– «Anam beni bugün için doğurmuştur!» diye ızhâr-ı cesaret eder ve askerini cenge sevk eder ve kendi aşîreti olan Benî Mahzûm yiğitleri kendi etrafında mıh çıkını gibi olduklarından yanına varılamazdı.
İki asker birbirine kavuşacağı esnada ABDURRAHMAN BİN AVF (r.a.) Hazretleri saff-ı harbde olup sağında ve solunda ENSÂR’dan Benî Neccâr’dan iki kişi bulunmuştu. ABDURRAHMAN BİN AVF (r.a.) der ki:
«Böyle borkulu bir vakitte rüzgârın girm ü serdini görmemiş iki çocuk arasında kaldım diye düşünürken, bunlardan harb ve darbe daha elverişlisi ile bulunmak isterken, onlardan biri beni gözü ile süzdü, yenimden çekip bana:
«- Ey amca, sen Ebû Cehîl’i tanır mısın? Bana göstersene!» dedi.
Bu sırada, gözlerim hiçbir tarafa takılmadan ben Ebû Cehîl’i görmüştüm. O, Kureyş askeri içide, hiç durmadan ileri geri dönüp duruyordu. Ben:
(Devamı yarın)