15 Temmuz darbesi, kuklaları yok ettiği gibi yüz yıldır kukla oynatanları da açığa çıkardı. Bu itibarla devletimiz yeniden güçlü günlere yelken açabilecektir. Bunun için milletimizin birlik ve dirliği, istikâmeti için önemli adımlar atılmalı; maşa, kukla ve hain üreten bataklıklar kurutulmalıdır.
Bu da en mühim olarak eğitimden geçmektedir. Bu milletin varlığı iki şeye bağlıdır. Millilik ve doğru İslâmiyet. Yani Müslüman milletimize İslâmiyet’in doğru öğretilmesi. Zira bin seneden beri Müslüman milletimize ve devletimize Ehl-i Sünnet itikâdı denilen inanış sahiplerinden asla bir ihânet ve ayaklanma sadır olmamıştır. Doğru yoldan çıkınca artık millilik de bozulmakta, vatanını milletini bayrağını rahatça satabilmektedir. Son olay bunun en açık göstergesi olmuştur. Zira kökü dışarda mezhepsiz, radikal (Abduh, Afgani benzeri kişiler) ve ılımlı İslâm (F.G. ve avânesi) denilen bozguncu tipler her zaman kullanılmaya açık olmuşlardır.
Bozuk itikat sahiplerini millete anlattığınız zaman hemen bir yaftalama kampanyası başlatmaktadırlar. “Bunlar da kimseyi beğenmezler!” Bu sözü söyleyen kimseler aslında kargadan başka kuş tanımayanlardır. Bunlar ya âlim tanımamaktadır! Ya kibrine yenik düşmüştür veya suçladığı insanları bilmemektedir.
Oysa Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in izinden neredeyse kıl sapmadan ilerleyen, Efendimiz (s.a.v.)’in “Ümmetimin âlimleri beni İsrail’in peygamberleri gibidir” diyerek övdüğü mümtaz büyüklerin sayısı sayamayacağımız kadar çoktur. Bu âlimlerden hiç haberi olmayanların üç beş tane kökü dışarda Ehl-i Sünnet dışı ve bozguncu, kendinden başka kimseyi beğenmeyen, tasavvufu inkâr eden, yıkıcı kimseyi âlim diye bilmesi çok üzücüdür.
Bu itibarla devletimiz, öncelikle milliliğe büyük önem vermeli, ikincisi de 1100 yıllık mensubu bulunduğumuz dinimizin, gençlerimize en iyi şekilde öğretilebilmesi için gereken adımları atmalıdır.(Prof. Ahmet Şimşirgil, Mızraklı Hakîkât)