Allâhü Teâlâ buyurdu: “Her kim bir Mü’min’i kasten öldürürse cezası, içinde ebedî kalıcı olmak üzere cehennemdir. Allâh (c.c.) ona gazab etmiştir, ona lânet etmiştir ve ona çok büyük bir azab hazırlamıştır.” (Nisa s. 93) Allâhü Teâlâ buyurdu: “Onlar ki Allâh (c.c.)’un yanına başka bir tanrı daha katıp tapmazlar, Allâh (c.c.)’un haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar, zina etmezler. Kim bunlardan birini yaparsa cezaya çarpılır. Kıyâmet Gününde azâbı katmerleşir ve o azabın içinde hor ve hakir ebedî bırakılır. Meğer ki tevbe ve imân edip bilâhare iyi amelde bulunan kimselerden ola.” (Furkan s. 68-70) “İki müslüman kılıçlarıyla karşılaşıp dövüştüklerinde, öldüren de ölen de cehennemdedir.” Soruldu: “Ya Resûlallah! Öldüreni anladık ölenin suçu ne?” Peygamberimiz (s.a.v.): “Çünkü o da karşısındakini öldürmeğe istekli idi” cevâbını verdi. İmâm Süleyman el-Hattabî (r.a.) bu hadisin izâhında şöyle diyor: “Her ikisinin cehennemlik oluşu meşru bir sebepten dolayı çarpışmayıp, aralarındaki bir husumetten, tarafgirlik saikiyle veya dünyalık elde etmek veya başkanlık ve yüksek bir mevkii ihraz etmek için döğüştüklerinde olur.” Resûl-i Ekrem (s.a.v.) buyurdu: “Bilmiş olunuz ki, kim müslümanlarla muahede yapmış bir zimmîyi ki böyle biri Allâh (c.c.)’un ve Resûlü’nün zimmetindedir, himâyesindedir, öldürürse Allâh (c.c.)’un zimmetini çiğnemiş, hiçe saymış olur. Bu kişi Cennet kokusunu koklayamaz. Halbuki Cennetin râyihası elli yıllık yoldan gelir.” Resûl-i Ekrem (s.a.v.) buyurdu: “Her kim bir müslümanın öldürülmesine bir kelimenin bir harfiyle de olsa yardımcı olursa kıyâmet gününde iki gözünün ortasına: “Allâh (c.c.)’un rahmetinden ümidi kesilmiştir” diye yazılmış olarak Allâh (c.c.)’un huzuruna varacaktır. Böyle bir felâketten Allâh (c.c.)’a sığınırız.” (İmâm Şemsüddin ez-Zehebî, İslâm Şeriatinde Büyük Günâhlar, s.13-14)