Efendimiz (s.a.v.)’in bizlere vasiyetlerinden biri de, şer’î bir mecburiyet olmadan kimsenin gizli yönünü koğuculuk (laf, söz taşımak) yapmak suretiyle açığa vurmamamız hakkındadır. Ancak şer’î bir zorunluluk belirirse o takdirde koğuculuk caiz olur. Meselâ, bir zâlimin haksız yere bir kimsenin malını elinden almak yahut hapse tıkmak ve benzeri cezalara çarptırmak istediğini öğrendiğimizde, bu gibi haberleri gidip alâkalı kişilere söylememizde bir sakınca yoktur. Çünkü koğuculuk ortalığı fesâda sürüklediği için haram kılınmıştır. Hâlbuki yukarıda verilen örneklerde, koğuculuk yapmak fesâda mani olmak içindir. Burada da yine iyi niyet olmalıdır. Bütün âlimler, koğuculuğun, fesâd çıkarmanın Allâh (c.c) katında en büyük günâhlardan olduğu konusunda birleşmişlerdir.
Ey kardeşim! Bir gün sana birini açıklayan bir kimsenin, yarın senin gizli yönlerini de ortalığa yayacağından şüphen olmasın. Buna çok dikkat etmeli ve bu gibilerden çekinmelisin. Bu cihetten daima uyanık olmalısın. Aksi halde, bu affedilmez suçun içine düşmüş olursun.
Koğuculuk hakkında Efendimiz (s.a.v.)’den aşağıdaki hadîs-i şerîfler rivâyet edilmiştir. Şeyhayn şu hadîsi anlatır: “Koğuculuk yapan bir kimse cennete giremez.”
Yine Şeyhayn şu hadîsi anlatır: “Bir toplumda bir fesâd varsa, bu toplumu karıştıranlardan biri kesinlikle koğuculukla yürümektedir.” Diğer bir hadîste de, “Koğucular ve kin besleyenler ateştedirler. Bu sıfatlar bir Müslümanın kalbinde birleşemezler” buyurulmuştur.
Ebû Ya’lâ ve İbn Hibban (r.a.e.) rivâyet ediyorlar: “Yalan söz insanın yüzünü karartır, koğuculuk ise, kabir azabına vesiledir.”
Ebû Şeyh (r.âleyh) ise şu hadîsi anlatır: “Fitnecileri, göz ve kaşla işâret edenleri, koğuculuk yapanları, iyilere kusur bulmaya uğraşanları, Hâkk Teâlâ Kıyâmet gününde, yüzleri köpeğe benzer bir şekilde mahşer yerinde toplar.” Allâh (c.c) en doğrusunu bilir.
(İmâm Şaranî, Büyük Ahidler, s.973-974)