İsmâil Hakkı Bursevî’nin Oğluna Nasîhatleri

Bu yazımızda İsmâil Hakkı Bursevî’nin Oğluna Nasîhatlerini sizler için derledik

Evlâdım, insan, kalbini ve bütün âzâlarını haramdan korumalıdır. Ey oğlum, çok uyuma. Özellikle sabah namazından sonra işrak vaktine kadar yaz ve kış uyanık olup zikirle meşgul ol. Aile ve evlâdından mükellef olanları da uyutma ve onlara namaz kıldır. Onları oyun ve eğlence yerlerine gönderme. Zîra kendin günâh işlemiş gibi olursun.

Cünüb iken yemek yiyip içme. Ancak abdest alırsan yiyip içebilirsin. Zîra abdest guslün yarısıdır. Cünüb olduktan sonra guslü geciktirme. Zîra gusül geciktikçe rahmet melekleri ondan kaçarlar. Eğer bir zarûretten dolayı geciktirmek gerekirse abdest almak lazımdır.

Ana babaya adlarıyla hitap etmek büyük edepsizliktir ve fakirliğe sebeptir. Kapı eşiği üzerine oturma ve kapı yanına dayanıp durma. Elbisenin kolları ve eteğiyle yüzünü silme. Sakalını ayakta tarama ve ıslatıp tara, kuru tarama. Misvâk gibi sakal tarağını da başkasına kullandırmaktan kaçın. Her yemekten sonra misvak kullan.

Hiçbir zaman dünya seni aldatmasın. Her zaman sûretin dünyâda, sîretin ukbâda ve sırrın Hz. Mevlâ’da olsun. Dünya meşguliyetlerinden halâs bulmak; kurtulmak güçtür. Rabbin fazl-ı rahmetinden vermiş, şükreyle ki Müslüman oldun. Dünya nimetlerinden mahrum kaldığında ümitsiz olma. Zira güneş dâima bulut altında kalmaz. Muhakkak açıldığı zaman olur.

İsmâil Hakkı Bursevî’nin Oğluna Nasîhatleri

 

İsmâil Hakkı Bursevî’nin Oğluna Nasîhatlerini sizlerin istifadenize sunduk

Dünya maksatları gelip geçicidir. İnsanın gam çektiğine değmez. Dînî hususlarda senden yüksekte olanlara, dünyâ işlerinde de senden aşağıda olanlara bakıp ibret almak lazımdır. Haklara riâyet azaldı. Halkın ekserisi istiklâl davasına düştüler. Cenâb-ı Hâkk’ın yeryüzünde halîfeleri olduklarını bilmediler. Göreyim sizi. Siz ve size tâbi olanlar en büyük kurtarıcı olan takvâya yapışın. Kendinizi şerîat yoluna bağlayın. Ahlâksız ve gaddâr olmayın. Bizim ömrümüzden az bir vakit kaldı. Vesselam.

(İsmail Hakkı Bursevî, Risâle-i Bahâiyye)