Hacerül Esved

Hacerül Esved. Kara taş olarakta bilinen cennet taşı Hacerül Esved ile ilgili yazımızı istifadenize sunuyoruz.


Hz. Alî (r.a.)’in şöyle dediği anlatılır: “Resûlullâh (s.a.v.) ile Allâh (c.c.)’un Beyt-i Haram’ını tavaf ediyordum. Şöyle dedim: “Anam, babam sana feda olsun yâ Resûlallâh! Bu Beyt nedir?“
Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Yâ Ali, Allâhü Te’âlâ bu Beyt’i ümmetimin günâhlarına keffaret olsun diye bu dünyada kurdu.”
Tekrar sordum: “Anam, babam sana feda olsun, bu Hacerü’l-Esved (kara taş) nedir?“
Şöyle anlattı: “Bu cennette bir cevherdi. Allâhü Te’âlâ, onu dünyâya indirdi. Güneş gibi aydınlığı ve şuâsı vardı. İnkarcıların elleri ona değdikçe karardı, rengi değişti.”


Ebû Hüreyre (r.a.), Ebû Saîd Hudri (r.a.)’den şöyle nakletti: “Hilafetinin başlangıcında, Ömer b. Hattab (r.a.) ile hacca gitmiştik. Mescide girdi. Hacer-i Esved’in karşısında dikilip durdu. Sonra şöyle dedi: “Sen bir taşsın. Ne zararın olur, ne de faydan. Resûlullâh (s.a.v.)’in seni öptüğünü görmeseydim, seni öpmezdim.”
Bunu duyan Hz. Alî (r.a.) şöyle dedi: “Böyle deme, ya Emire’l-mü’minin! Allâh (c.c.)’un izni ile o, hem zarar verir, hem de faydalı olur. Eğer sen, Kur’ân’ı okuyamayan ve onda olanı bilmeyen biri olsaydın, sana böyle karşı çıkmazdım.


Hz. Ömer (r.a.) sordu: “Ya Ebâ Hasan, Allâh (c.c.)’un Kitabı’nda bunun açıklaması nedir?
Hz. Alî (r.a.) Allâhü Te’âlâ’nın şu kelâmını anlattı:
“Rabbin, âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini çıkarıp, kendilerini nefislerine şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” buyurdu. Bunun üzerine onlar, “Evet Rabbimizsin.” dediler.” (Araf s. 172)
İşte onlar, Rabbe kulluk ikrarını böyle, yaptılar; Allâhü Te’âlâ onların bu ikrarını bir deri üzerine yazdı. Sonra bu Hacer-i Esved’i çağırdı, o kararı buna yutturdu. Bu hali ile o, Allâh (c.c.)’un eminidir. Kıyâmet Günü, sözlerini yerine getirenlerin lehine şehâdet edecektir.


(Ebü’l Leys Semerkandi, Tenbihü’l Gafilin, 572.s.)