Tecessüs, Müslümanların kabahât ve kusurlarını etraflıca incelemek ve Allâh (c.c.)’un kullarının gizli hallerinin peşine düşmek olup haramdır. Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: “Ey imân edenler! Kendi evinizden başka evlere, geldiğinizi fark ettirip (izin alıp) ev halkına selâm vermedikçe girmeyin. Bu sizin için daha iyidir; herhalde bunu düşünüp anlarsınız. Orada hiçbir kimse bulamadınızsa, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size, “Geri dönün!” denilirse, hemen dönün. Çünkü bu, sizin için daha nezih bir davranıştır. Allâh (c.c.), yaptığınızı bilir”. (Nur, s. 27-28)
Ebû Davud’un Muâviye (r.a.)’den yaptığı rivayette, Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: “İnsanların kabahat ve kusurlarını inceleyecek olursan onları ifsâd eder veya fesada düşürmeye yaklaşırsın.”
Kötü kimsenin kabahâti meydana çıkarılınca korkusu kalmaz ve artık açıktan açığa kötülük işlemeye baslar. Bu bakımdan onların kabahâtlarını araştırmak menedilmiştir.
Ebû Hüreyre (r.a.) Peygamberimiz (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “Ey diliyle Müslüman olupta imân kalbine girmeyen topluluk! İnsanların gıybetlerini yapmayın; ayıplarını araştırmayın. Kim din kardeşinin ayıplarını araştırırsa, Allâh (c.c.) da onun ayıplarını açığa vurur ve onu rezil eder. İsterse o kimse evinin içinde olsun.” (Ebû Dâvûd)
İnsanların gizli hallerini araştırmak haram olmakla beraber, içeride yapılanlar dışarıya taşarsa o zaman iş değişir. Meselâ bir evde çalınan davul-zurnanın yüksek sesi evin dışına taşıyorsa veya sarhoşların kendi aralarındaki belli konuşmaları sokaktan geçenler tarafından duyuluyor ve rahatsızlık veriyorsa, hâkim (yönetici) bu eve baskın yaparak çalgı âletlerini kırabilir…
Eğer bir daha yapmamaya söz verirlerse üzerlerine gitmez. Ama buna rağmen aldırmazlarsa, yönetici isterse onları hapseder, isterse tedip eder, uslandırır, isterse de evden uzaklaştırır.
(Muhammed Alaaddin b. İbn-i Abidin, Üç Boyutuyla İslâm İlmihâli, s.786)