Allâh (c.c.), şeytânın, Âdem (a.s.)’a, onun neslinden kadın ve erkek herkese apaçık düşman olduğunu Kur’ân-ı Kerîm’in pek çok âyetlerinde bildirmiştir. Özellikle Adem ve Havva (a.s.)’a şeytânın yaptıklarını A’râf sûresinin onuncu âyetinden başlayarak bizlere ibret verecek bir öğüt olmak üzere hikâye buyuruyor. Şeytânın kimlere (kâfirlere) dost ve kimlere (hususiyle müminlere) düşman olduğunu bize duyuruyor. Bilhassa Fâtır sûresinin 5-6’ıncı âyetlerinde buyuruyor ki: “Ey insanlar, Allâh’ın vaadi elbet olacaktır. Sakın, sizi dünya dirliği aldatmasın, aldatıcı kuruntular sizi mağrur etmesin. Çünkü şeytân düşmanınızdır; onu düşman bilin. O, ancak kendi taraftarlarını cehennemlik olsunlar diye hevesata uymağa davet eder.”
İşte böyle mübârek âyet-i kerîmelerle şeytânın düşman tanınması emir buyuruluyor. “And olsun ki, sizi yarattık, sonra size suret verdik. Nihayet meleklere: “Âdem’e secde edin” dedik. İblis’ten başkası secde ettiler. O, secde edenler içinde bulunmadı. Allâh, “Ben sana secde etmeyi emir buyurmuşken seni ondan ne alıkoydu?” buyurdu. O ise, “Ben ondan hayırlıyım. Sen, beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın” dedi.” (A’râf s. 10-11)
(Kemaleddin Üstün, 54 Farz Şerhi, s.147)
CİMÂ DUÂSI
Nebî (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Dikkat edin. Bir kimse ailesiyle cinsel birleşimde bulunduğunda, “Bismillâh, Allâhümme cennibni’ş-şeytâne ve cennibi’ş-şeytâne mâ razaktenâ (Allâh’ım şeytânı benden (bizden) ve vereceğin çocuktan uzaklaştır) desin. Böyle der ve bu birleşmeden çocuk takdir ve kazâ edilirse, o çocuğa ebediyyen şeytân zarar veremez, musallat olamaz.” (Buhari)