Allâhü Te‘âlâ şöyle buyurdu: “Dikkat ediniz ki, Allâh (c.c.)’un la‘neti yalancılar üzerinedir.” (Âl-i İmrân s. 61) Yine başka bir âyet-i kerîmede: “Hanîfler olarak yalan sözden uzaklaşınız.” (Hacc s. 30-31) buyurdu.
Ebû Yâ‘lâ’nın Ömer b. el-Hattab (r.a.)’den naklettiğine göre Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kul îmânın hakîkat ve kemâline varamaz; meğerki şakayı yalanı yine haklı olsa bile mücâdeleyi de terk etsin.” Şakanın kötü ola­nından veya onun çok olanından kaçınsın. Mücâdelede haklı da olsa buğz ve fitne doğuracağı ve bunlara sebep olacağı için terk eder. Ebû Berze (r.a.)’in naklettiği hadîste, Resûlullâh (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu işittim: “Yalan; iki dünyâda da yüzü karartır, koğuculuk da kabir azâbıdır.” (İbn-i Hibban)
Koğuculuk; ifsâd vechi üzere söz nakletmektir. Söz götü­rüp getirme diye de tâbir ederiz. İbn-i Ömer (r.a.)’in naklettiği hadîste, Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kul, yalan söy­lediği zaman melek o yalan sebebiyle gelen kerih ko­kudan dolayı bir mil ondan uzaklaşır.” (Tirmizî) Melekten murâd; rahmet ve hafaza meleğidir.
Hz. Âişe (r.anhâ) demiştir ki: Halkın; Resûlullâh (s.a.v.)’e, yalandan daha sevimsizi yoktur. Onlardan birinin yalanına muttali olunca onu kalbinden çıkarır. Onun tevbe ettiğini bilinceye kadar da kalbinden çıkarması devam eder. Yani bu çıkartmak tevbe vaktine kadar devam eder. Onun tev­besini bildiği zaman onu kalbine sokar. Çünkü o mü’minlere merhametli raûf ve rahîmdir. Böylece yalanın ne kadar kötü olduğu Peygamber (s.a.v.)’in ona buğzunun derecesinden bilinmiştir.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, yalan söyleyenin ağzının bir taraftan kulağına kadar demir çengelle yırtılacağını, diğer tarafa geçildiğinde, önceki yırtılan tarafın iyi olacağını, sonra iyi olan tarafın tekrar yırtılarak bu şekilde kıyâmete kadar, kabrinde azâbın devam edeceğini bildirmiştir.
(Muhammed Hâdimî (rh.a.), Berika, c.4 s.360-363)