Kişi, yemeği bitirdikten sonra başkalarının işiteceği şekilde yüksek sesle “Elhamdülillâh” dememelidir. Kendisiyle beraber yemek yiyenler de yemeklerini bitirmişlerse o takdirde açıktan “Elhamdülillâh” demesinde bir mahzur olmaz.
Kendisiyle beraber yemek yiyenler utanacaklarsa, onlar yemeklerini bitirene kadar elini yemekten çekmemeli ve beraberindekiler doyuncaya kadar onlarla beraber yavaş yavaş yemeli, gerekirse misafirler yarıladıktan sonra yemeğe başlamalıdır.
Peygamberimiz (s.a.v.) bir toplulukla yemek yediği zaman yemekten en sonra çekilen kişi olurdu.
Yemeğin başında Besmele çekmeyi unutan kimse, hatırladığında “Bismillâhi evvelehû ve âhirah” demelidir.
Yemekten önce, ağzı yıkamak sünnet değildir. Fakat cünüp kimserin ağzını yıkamadan yemek yemesi mekruhtur. Âdetli kadının yemekten önce ağzını yıkaması icap etmez. Yemekten önce ellerini önce gençler, yemekten sonra ise yaşlılar yıkamalıdır.
Ev sahibinin, müsafire ikrâm bakımından bekletmeden yemeği getirmesi icap eder. Ziyafet vakti geldiği halde, davetlilerin hepsi gelip bir iki kişi henüz gelmemiş olsa, uygun olan yetişemeyenleri beklemeksizin gelenlere yemek ikrâmında bulunmak uygun olur.
Misafir, yemek sahibinin kalbini hoş tutmak için, onun izin ve rızası olmadan ayrılmamalıdır. Ev sahibi müsafirler karşısında uzun süre sessiz kalmaz.
Misafirlere ikrâmda bulunacağım diye ev halkının yiyeceğinden kısmaz. Müsafire ikrâm etmek için kendisini aşırı derecede zorlamaz, zira bu riyâya yol açabilir, misafir gelmesinden usanç duymaya sebep olabilir.
Yemeği beğenmemezlik etmez. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz hiçbir yemeğe kusur bulmazdı, canı çekerse yerdi, çekmezse bırakırdı. (Buhârî ve Müslim)
(Muhammed Alaaddin, Hediyyetü’l Alâiyye, 580-90.s.)