Fethin Dünyadaki Yankıları

Dünyanın en büyük savaşları arasında yer alan ve dönüm noktası olan İstanbul’un Fethi’nin 567. yılı kutlanıyor. İstanbul, Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmed tarafından 29 Mayıs 1453’teki kuşatma ile fethedilmiş ve İstanbul için yeni bir dönem başlamıştır. Peki İstanbul’un Fethi nasıl olmuştur? Fatih Sultan Mehmed İstanbul’u nasıl fethetmiştir? İşte İstanbul’un Fethi olayı…

İstanbul’un fethinin ve Doğu Roma’nın düşmesinin tesiri, bütün dünya sathında muazzam olmuştur. Avrupa’da korkunç bir felaket olarak üzüntü yaratan bu hadîse, İslâm âleminde sevinçle karşılanmıştır. I. Memlûk Sultanı, Fatih’e elçi göndererek kendisini tebrik etmiştir. İslâm âleminde ve bilhassa Türk Memlûk İmparatorluğu’nun büyük şehirlerinde Fâtih’in bundan sonra birbirini takip eden zaferleri de şenliklere vesile olmuş ve kullanmışsa da, “Feth-i Mübin” dolayısıyla yapılan merasimler ve izhar edilen sevinç, diğerlerini gölgede bırakmıştır. Kahire’deki Abbasi Halifesi’nin emriyle camilerde, Türk şehidlerinin ruhlarına minnetle duâlar edilmiştir. Bütün İslâm âlemi bu sevinci göstermiştir.

İslâm âleminin bu derece sevince boğulmasının dinî sebepleri çok derinlerde idi. İstanbul, Müslümanlar için bir ideal olmuş, fakat Emevîler ve Abbasîler zamanında alınamamıştı. Peygamberimiz (s.a.v.), İstanbul Fâtihini ve fethi başaracak orduyu, saadetle tebşir etmişti. Kur’ân’da geçen “Belde-i Tayyibe” tabiri bile, ebced hesabıyla, Feth-i Mübin’in hicri tarihini gösteriyordu.

Gerçekten İstanbul’un fethi bütün Türk tarihinin en mühim hadîsesini teşkil etmekte ve tarihte Türk milletine nasip olmuş en şerefli hadîse sayılmaktadır. Ortaçağ’ı kapatıp Yeniçağ’ı açmanın hiçbir şeyle ölcülemeyecek derecede muazzam olan şerefi, Feth’e ebedî bir mâna kazandırmıştır.

Bu kuşatmada bir çok askeri yeniliklerin bizzat padişah tarafından icad ve tatbik edildiği bildirilmektedir. Tarihçiler Padişahın harp tarihinde ilk defa bu kadar büyük bir topçu birliği kurduğunu yazmaktadırlar. “Şahi” adı verilen topun hesaplarını bizzat kendisi yapmış ve denemelerinde bulunmuştur. Bu şekildeki toplarla Avrupa’deki derebeylikler yıkılıp feodaliteye son verilmiş ve yeni çağlar açmıştır.

Nihâyet Osmanlı Ordusu bu büyük topun açtığı deliklerden İstanbul surlarına girmeye başlamıştır.

(A. Hilmi, İslâm Tarihi, s.674, Y. Öztuna, Türkiye Tarihi, c.3, s.211-212)