Fatiha sûresinin fazîleti hakkında Efendimiz (s.a.v.)’in şu mübarek hadis-i şerifleri rivâyet edildi:** “Eğer Fatiha sûresi, Tevrât’ta olsaydı, Mûsâ (a.s.)’ın kavmi Yahûdileşmezdi. Ve eğer Fatiha sûresi, İncil’de olsaydı, İsâ (a.s.)’ın kavmi elbette ona yardım ederdi. Ve eğer, Fatiha sûresi, Zebur’da olsaydı, Davud (a.s.)’ın kavmi mesh olmazdı (hınzır ve maymuna dönüşmezdi). Herhangi bir müslüman, Fatiha sûresini okursa, Cenâb-ı Allâh, ona sanki Kur’ân-ı Kerim’in hepsini okumuş, bütün erkek mü’minlere ve kadın mü’minlere tasadduk etmiş gibi sevâp verir. Fatiha sûresinde yedi harf yoktur. Fâtiha’da Sebûr’da bulunan “sâ”, Cahîm’deki “cim”, Havf’daki, “hâ”, Zakkum’daki “zâ”, Şakâvet’teki “şin”, Zulmet’deki “zâ”, Firâk’daki “fâ” harfleri yoktur. Kim itikâd ederek, bu sûreyi, hürmet ve tazim ile okursa bu yedi şeyden yani helâk olmaktan, korkudan, ahirette Cehennem’de zakkum içmekten, şakâvetten, zulmetten ve ayrılıktan emin olur.”** Fatiha Sûresini okuyana belâ gelmez. Hz. Hüzeyfe (r.a.)’den şöyle rivâyet olunmuştur: Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdular:** “Muhakkâk Cenâb-ı Allâh, bir kavmin üzerine kesinlikle azâb göndereceğini murad ettiğinde, o kavmin çocuklarından biri mektebde Fatiha sûresini okur. Allâh (c.c.) o çocuğun Fatiha sûresini okumasını işitir ve hemen o çocuğun sebebiyle onların üzerinden kırk yıl azâbı kaldırır.” (Dârimî) (İsmail Hâkkı Bursevi, Rûhu’l-Beyân Tefsiri, c.1, s.110-112)