Nebî (s.a.v.)’in kendisi için ayağa kalkılmasından hoşlanmayışı da O (s.a.v.)’in tevâzûyu sevmesini göstermektedir. Bununla birlikte insanların fazîlet sahibi kimseler için ayağa kalkmalarına engel değildir.
Cibrîl-i Emîn kutlu peygamberlik elbisesini âlemlerin Râbb’inin Resûlü (s.a.v.) Efendimiz’in sırtına giydirmiştir. Akabinde de, “Bütün varlıkları yaratan Râbb’inin ismiyle başlayıp Kur’ân’ı oku.” (Alâk s. 1) manasındaki âyet-i kerimeyi tebliğ etmiştir.
Eyüp Sabri Paşa
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in mucizelerinden biri, ayın iki parçaya bölünmesidir. Bu […]
Hayber’deki kalelerin en büyüğü olan Kamus Kalesi’ndeki halkın savunma konusunda […]
Kâinatın efendisi (s.a.v.)’in muhterem annesi Âmine (r.a.)’den nakledildiğine göre, hamileliği altı aya ulaşıncaya değin kadınların âdetine uygun olarak hamileliğin belirtilerinin ağırlığına dair herhangi bir şey hissetmemiştir..
Resûlullâh (s.a.v.)’in atalarından, sonunda kendilerinden Hz. Peygamber (s.a.v.) dünyaya gelinceye kadarkilerin hepsi de İbrahim (a.s.) dini (tevhid inancı) üzere, Allâh (c.c.)’e itaat eden kimselerdendir. Bu, Kur’ân’la sabit olmuştur.
Resûlullâh (s.a.v.) süt annesi Hz. Halîme (r.anhâ)’in evinde bulunduğu sırada Efendimiz (s.a.v.)’in göğsünün yarılması (şakku’s-sadr) hadisesi gerçekleşmiştir.
“Allâh Peygamberlerden şöyle söz almıştı: “Bakın, size kitap ve hikmet verdim, sonra yanınızda bulunan kitapları doğrulayıcı bir peygamber geldiğinde, ona mutlaka inanacak ve ona mutlaka yardım edeceksiniz! Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu hususta ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?” demişti. “Kabul ettik” dediler. “O halde şahit olun, Ben de sizinle beraber şahit olanlardanım” dedi. (Al-i İmrân s. 81)
Âyet-i kerîmede “O halde (Resûlüm), peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret!” (Ahkaf s. 35) buyrulur. Burada zikredilen Ulû’l-azm sahibi Peygamberler rivâyete göre: 1. Nûh (a.s.) 2. İbrahim (a.s.) 3. Mûsâ (a.s.) 4. İsâ (a.s.) 5. Peygamber (s.a.v.)’dir.
Bu, bir afv-ı umûmî idi. Evvelce herbir fenalığı irtikâp eden herhangi zâlim bir kavmi de, afv ile beraber, bütün beşeriyete hitâben onları hakka, adalete, hürriyete, müsavaata (eşitliğe) davet etmiştir.(Hz. Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu (k.s.),Hz. Hâlid bin Velid (r.a.), s.74-78)
Osman b. Âs (r.a.)’ın annesi Fâtıma-i Sakîfe anlatıyor: Ben o gece Hz. Âmine’nin yanındaydım. Yeryüzünde benzeri görülmemiş bir güzellik ortaya çıkarak gökteki bir yıldız dünyanın dört bir yanına ışıklar saçtı; oda içinde birçok meşale yandı zannettim.
Allâhü Teâlâ tarafından Cebrâil (a.s.)’a, mahlukâtın en şereflisi, mevcûdâtın hulâsası, cihanın sultanı, âhir zaman peygamberi (s.a.v.)’in bu gece doğacağını göklerde nidâ etmesini emretti.
Allâh Resûlü (s.a.v.), Kureyşlilerin baskılarının artması üzerine bütün Ashâbı (r.a.e.)’i Medîne’ye gönderdi. Kendisi de Hâkk Teâlâ’nın emrini bekliyordu. E
Ebrehe’nin oğlu, babası helâk olduktan sonra tekrar Beytullah’ı yıkmak için Mekke’ye geldi. Resûlullâh (s.a.v.) o zaman henüz çocuk yaştaydı ve ordunun gelip Mekke dışında konakladığını duyunca hemen dedesine gitti.
Peygamberimiz (s.a.v.) Uhud harbinde yüzüne erişen yara ve ezâya tahammül eylediler fakat namazına ve “din yüzüne” erişen ezâya tahammül etmediler. Çünkü namaza tecâvüzlerinden Hâkk Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinin hukukunu tercih eylediler.
Abdulah b. Abbas (r.a.): “Yakında Râbbin sana verecek de memnun olacaksın.” (Duhâ s. 5) meâlindeki âyette geçen Allâh Resûlü (s.a.v.)’in memnuniyetinden maksadın, “Ehl-i beytten kimsenin cehenneme girmemesi” şeklinde olduğunu belirtmektedir.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’e Haset ve Garazın Akıbeti Hz. Peygamber (s.a.v.)’e […]
Yaratılanların İlki Nebi (s.a.v.)’in Nurudur Yaratılanların İlki Nebi (s.a.v.)’in Nurudur […]
Yahudilerin Resulullah Efendimiz’in Doğumunu Haber Vermesi Yahudilerin Resulullah Efendimiz’in Doğumunu […]
Ehli Beyt (r.a.e.)’e Saygı Göstermeliyiz Ehli Beyt (r.a.e.)’e Saygı Göstermeliyiz […]