Îman açısından insanlar üç kısımdır.
Birinci kısım: Mü’min.
İkinci kısım: Kâfir.
Üçüncü kısım: Münafık’tır.
Küfür sözünü söyleyen insan mü’min olmaktan çıkar, kâfir olur ve kâfir olan kişide en büyük suçun içine düşmüş bulunur. Kâfirliği benimseyen için fakat «Ahiret» ise bunlara zindan olur. Münafıklarla kâfirler Cehennem’de toplanacaklardır.
Zira Kurân-ı Kerîm’de:
«Şüphesiz Allah (Tealâ) münafıkları ve kâfirleri Cehennem’de toplayacaktır» buyuruluyor (21).
Kur’ân-ı Kerim’i alaya alan münafıklar ve kâfirler bir mecliste toplandıkları gibi Cehennemde de bir araya geleceklerdir. Kâfirlerin ve münafıkların bulundukları mecliste onlarla beraber oturmak, Kurân-ı Kerîm’i, Şer’i Şerîfin hükümlerini küçümseyen, (bu devirde de bu olur mu gibi sözlerle) hafife alan kimselerle bir mecliste bulunmak (onların günahlarına iştirak olacağından) caiz değildir.
Cenâbı Allah insanları hiç bir işlerinde başı boş bırakmamış, İslâmiyet’in girmediği hiç bir şey kalmamıtır. İslâmiyet’i dünya işlerinden ayırmak mümkün değildir.
«Dinimiz  İslâm’a  göre  (Şer’an)  tazim  ve  saygı  gösterilmesi  lâzım olan, yine dinimizce mübarek, mukaddes ve değerli bulunan şeylerden  birine dinden düşmeye (çıkmaya) sebep teşkil eden sözleri reva görüp söylemeye küfür kelimesi (kelime-i küfür) denir».
Mü’min (Müslüman) bulunan kimsenin lisanından küfür kelimesi (lafzı) zuhur edip meydana gelse, o kimseye üç şey lâzım olur:

  1. Tâzir (Şer’i Şerîfin tayin ettiği ceza),
  2. Tecdid-i İman (imanı yenilemek, tazelemek),
  3. Tecdid-i nikâh (Nikâhı yenilemek).

(Fetevây-i Abdurrahim)
Cenâbı Allah Kur’an-ı Kerim’de: «Her kim imanı (yani) İslâm Şeriati’nin hükümlerini tanımayıp (inkârla) kâfir olursa, onun bütün yaptığı (sâlih) amel (zayi olup) boşa gider» buyuruyor (13).
Her mü’mine lâzım olan yani birinci farz bulunan şey: İmanı, farzları ve haramları öğrenmektir. Bunlar öğrenilmedikçe Müslümanlık olamaz ve iman elde tutulamaz.
(Hüseyin Aşık Efendi, Elfâz-ı Küfür s. 40-41)