Mezar kimin olursa olsun, ziyareti sünnettir. Çünkü mezarları ziyaret etmek, ahireti hatırlatır ve dünya nimetlerini unutturur. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: “Ben mezarları ziyaâret etmenizi yasaklamıştım, artık ziyâret edin. Çünkü bu ziyâret ahireti hatırlatır” buyurmuşlardır.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, İslâm’ın ilk dönemlerinde, müslümanların mezarları ziyaret etmelerini yasaklamıştı. Çünkü, daha yeni ve yüce dinin gayesini iyi bilmiyorlardı. Cahiliyye devrinin bazı kusurlarını işlemeleri mümkündü. Lakin İslâmi kaideler geniş bir şekilde açıklanınca ve her konuda dini hükümler nazil olduktan sonra, müslümanlar yararlı ve zararlı şeyleri öğrenip ve yüce din en güzel bir şekilde müminlerin kalplerine ve kafalarına yerleştikten sonra, Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz bu yasağı kaldırdı ve mezar ziyaretini sünnet olarak emir buyurdu.
Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’in de mezarları ziyaret etmeleri bunun sünnet olduğuna açık delildir. Bu delile dayanarak, Ehli Sünnet ulemâsı, çürümüş olsalar bile mezarların ziyareti erkeklere sünnettir demişlerdir. Çünkü ölünün ruhu devamlı olarak mezarıyla irtibatlıdır.
Hz. Aişe (r.anhâ) buyururlar ki: “Resûlullâh (s.a.v) gecenin sonunda (Hz. Aişe (r.anhâ)’nın yanında gecelediği zamanlar) Medine’nin Baki kabristanına çıkar ve şöyle duâ ederlerdi: “Selâm sizlere, ey mü’min kullar yurdunun sakinleri, yarın gerçekleşecek diye söz verilen şey sizlere gelmiştir. Siz de, ölüm ile yeniden dirilme arasındaki müddette bekletiliyorsunuz. Bizler de inşaallah sizlere kavuşacağız. Ey Allâh’ım, Bâki’ûl Ferğad halkını mağfiret eyle” buyurdular.
Resûlullâh (s.a.v) Efendimiz kabirlere çıktıkları zaman şu duâyı öğretirdi: “Esselâmü aleyküm dâre kavmin mü’minîn ve innâ inşâallâhü biküm lâhikûn, es’elüllâhe lî ve leküm’ül âfiyete” “Ey müminler ve müslümanlar diyarının ahalisi, selâm sizlere olsun, bizler de muhakkâk sizlere katılacağız. Size ve bize Allâh (c.c.)’dan afiyet dilerim.”(Mehmed Çağlayan, Ehl-i Sünnet ve Âkâidi, s.201)