İbrahim b. Beşşar anlatıyor:
İbrahim Edhem’le bir gece akşamlamıştık. Yanımızda
yiyecek hiç bir şey yoktu. Beni üzgün görünce dedi ki:
“İbrahim! Allâh yoksullara dünya ve ahirette ne nimetler
vermiştir (bilir misin)? Allâh onlara kıyâmet günü zekâttan
ve sadakadan hesap sormayacak, hacdan ve maddi yardımlardan
sorgulamayacak. Bu gibi şeylerden dünyada
zengin fakat ahirette fakir kimseleri sorgulayıp hesaba çekecek.
Dünyada nice üstünlük sahibi kıyâmet günü zillete
düşecek. Kederlenme! Allâh’ın rızkı sana gelecektir. Bizler
Allâh’a itaat ettikçe, hangi halde sabahlasak da akşamlasak
da aldırma!” Sonra kalkıp namazlarımızı kıldık. Ancak
bir saat kadar geçmişti ki, adamın biri sekiz parça ekmek ve
birçok hurmayla yanımıza geliverdi. Yiyecekleri önümüze
koyarak: “Allâh size rahmet etsin, buyrun yiyin!” dedi. O sırada
bir dilenci gelerek: “Bana bir şey yedirin” deyiverdi. İbrahim
Edhem biraz hurmayla birlikte üç parça ekmeği ona
ve üçünü bana verdi. Kendisi de iki parçasını yedikten sonra:
“Yardımlaşmak müminlerin güzel ahlâkındandır.” dedi.
Horasan’daki beylik ve bolluk günlerinde, İbrahim Edhem
köşkünde ikâmet ederken adamcağızın biri elinde
ekmekle köşkün gölgesinde göründü. İbrahim onu dikkatle
izliyordu. Adam elindeki ekmeği yedi, üzerine su içti ve
köşkün gölgesinde yatıp uyuyuverdi. Garip adam uykudan
kalkınca İbrahim Edhem bir hizmetçisiyle onu köşke çağırdı
ve sordu: “Ekmeğini yedin mi?” Adam: “Evet yedim.”
dedi. Tekrar sordu: “Peki doydun mu?” Adam: “Doydum tabii!”
dedi. “Suyu da içip kandın mı?” diye sorunca: “Evet
ya, kandım!” dedi. “Bir de dertsiz kaygısız, rahatça uyudun
öyle mi?” deyince: “He ya, uyuyuverdim!” dedi. Bu rahatlığı
gören İbrahim Edhem kendi kendine: “İnsan şu gördüğüm
şeyle yetindikten sonra ben dünya saltanatını ne yapayım!”
diye söylendi.
(İbn Asâkir, Tarîhu Medîneti Dimaşk)