Bir müslüman her gün kendi kendine; o gün kaç vakit namazı camide kıldığını, bilmeden de olsa yalan söyleyip söylemediğini, kimseyi kandırıp kandırmadığını, İslâm’a muhalif bir şey yapıp yapmadığını sorması gerekir.
Geçmiş büyükler İblis’e karşı savaşmaktan gaflete düşmemişler, şeytânın hile ve tuzak noktalarını tanımak için ince eleyip sık dokumuşlardır. Bugün insanların çoğu, bu ahlâkî ilkeden habersiz bulunmaktadır. Oysa İblis bizden gaflete düşmediği gibi bizim de ondan gaflete düşmememiz gerekir.
Allâhü Teâlâ yahûdîlerin kendilerini savaşçı sayıp Ehl-i İslâm’dan adetçe çok olmakla gâlib olacaklarına dâir iddialarını reddetmek üzere: “Ey mü’minler! Sizin için iki fırkada (toplulukta) büyük alâmet vardır ki, o iki fırka birbiriyle karşılaşırlar, onlardan birisi fîsebilillah (Allâh (c.c.) yolunda) mukâtele eder (vuruşur), diğeri mütemerrid olarak (inâd ederek) mukâtele eder.
Mü’min insanlar arasında güzel ahlâkı ile temeyyüz etmelidir. Kişi ilim, hilim, vakar, muhabbet, kerem, hayır ehli olmalıdır. Cömert ve işlerinde ihtiyâtlı olmalıdır.
Taklit, fikir donukluğudur ve insanı akıl ve muhâkemeden yoksun bırakır, taklit eden kişiler mantıklarını çalıştırmazlar.
Beyaz elbise giymek müstehâbtır. Siyah elbise de öyledir. Çünkü Peygamber (s.a.v.)’in siyah bir sarığı vardı, onu bayramlarda sarardı ve sardığında ucunu arkaya doğru salıverirdi. Mekke’ye girdiğinde de siyah sarık sarmışlardı. Kişi, elbise giyiminde benzerini ölçü alırsa uygun olur. Onun için ne fazla pahalı olanını seçer, ne de fazla kötü olanını. Çünkü bunu yaparsa insanların gıybetine sebebiyet verir.
Hz. Ali (k.v.) Efendimiz Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer (r.a.e.)’in aleyhinde konuşulduğunu duymuştu Minbere çıkıp şöyle dedi:Takvâ sahibi olan müslümanlar bu iki zâtı sever. Bunlara ancak fâcir ve âdî olanlar kin besler
Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Lüzumsuz sözleri bırakmak, insanın İslâmî güzel huyları arasında sayılır.” Lokman Hekim’e sordular: Seni bu makama ne ulaştırdı? Şöyle anlattı: Doğru söz emaneti yerine teslim etmek, bana faydası olmayan sözü bırakmak
Abdullah b. Ömer (r.a.): “Namaz kılmaktan yay gibi, oruç tutmaktan çöp gibi olsanız da, harâm ve şüpheli şeylerden kaçınmazsanız, Allâh (c.c.) o ibâdetleri kabul etmez.” demiştir.
İmâm Gazâli | İhyâ-u Ulûmi’d-din
Nefisle mücâdele etmekten kesilen, yani nefisle mücâdeleyi başaran kişi, ibâdetlere yönelmek ister. Fakat bu kişi, ibâdetlere yönelmekten kendisini meşgul eden bazı hadiselerin kendisine arız olduğunu görür, bakar, inceler.
Kadının aslî görevleri evin içindedir. İslâm, kadına asli görevi ibâdetten sonra, Allâh (c.c.)’a kulluk yapacak, toplum ve cemiyete yararlı olacak insanları yetiştirmek ve insan neslini koruma görevlerini veriyor.
“Rahman’ın iyi kulları öyle kimselerdir ki, yeryüzünde alçakgönüllü yürürler. Cahiller kendilerine takıldıkları zaman da, onlara “selâm” deyip geçerler. Onlar mü’mînlere karşı şefkâtli ve merhametlidirler.
Allâhü Teâlâ’nın emrine tâbi olduktan sonra Nefsin yola gelir, halkı arkaya at. Dünyalık kötü işleri bir yana it. Mevlâ’yı her şeyden önce an. Hikmet lokmalarını ye. Bunları yapmaya muvaffak olduğun zaman ağzından çıkan şeylere dikkat et
Ebû Abdullah el-Hâris er-Razi (r.âleyh) Hazretlerinden rivâyet olundu ki Allâh […]
Geçmiş büyüklerin güzel bir ahlâkı da büyük küçük, uzak yakın, âlim cahil demeden herkese nazik davranmaları id
Fecr-i sâdık doğmuş yani tan yeri ağarmış, sabah namazının vakti girmiş ise, abdest aldıktan sonra sabah namazının iki rek’at sünnetini evinde kıl. Peygamberimiz (s.a.v.) böyle yaparlardı.
Giyim kuşama haddinden fazla özen göstermek uygun olmadığı gibi tamamen ihmâl etmek de uygunsuzdur. “Zâhirî şahsiyet ve kişilik temiz elbiselerdedir” denilmiştir
Yüce Allâh, Habîbi (s.a.v.)’e gösterilmesi gereken saygıyı anlatırken detaya kadar inerek şöyle buyurur: “Ey imân edenler! Seslerinizi, Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin, birbirinizle yüksek sesle konuştuğunuz gibi onunla da öyle yüksek sesle konuşmayın...
Nebî (s.a.v.)’e gösterilecek saygı konusunda bir misâl de bizzat Yüce Allah’ın Hz. Peygamber (s.a.v.)’e Kur’ân’da hiçbir yerde ismi ile hitâb etmemiş olmasıdır.
Peygamberimiz (s.a.v.), bir hadîs-i şeriflerinde: “Kadın, kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburganın en eğri yeri de, üst kısmıdır. Onu, doğrultmağa kalkarsan, kırarsın! Hali üzere bırakırsan, eğrilikte devam eder. Kadınlar hakkında, birbirinize hayır tavsiye ediniz!” buyurmuştur.
Sünnetin değeri bilinmediği zaman ortaya çıkacak pek çok yanlış vardır. […]