Ukbe b. Âmir el-Cühenî  (r.a.) şöyle anlatıyor: Yanına git-
tiğim bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.) bana “EyÂmir’in oğlu
Ukbe! Seninle ilgisini kesen  kişilerle sen ilgini kesme!
Seni mahrum bırakıp sana bir şey vermeyen kimselere
sen ver! Sana zulüm ve haksızlık yapanları da bağışla!”
buyurdular. Başka bir gün de şunları söylediler:
“Ey  Ukbe  b.  Âmir!  Sana  bâzı  sûreler  öğreteyim  ki
Allâhü  Te’âlâ  onun benzerini ne Tevrat’ta, ne Zebur ve
İncil’de  ve  ne  de  Kur’ân’da  indirmiştir.  Sonra  bunları
okumadığın hiçbir gecenin olmamasını  tavsiye ederim.
Bunlar Kul hüve’llâhu ehad, Kul e’ûzu bi-rabbi’l-felâk ve
Kul eûzu bi-rabbi’n-nâs sûreleridir.”  işte Hz. Peygamber
(s.a.v.)’in bana okumamı emrettikleri günden bu yana bunları
okumadığım bir gece olmamıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in
emri olduğu için de bunları asla terk etmemem gerekir.
Hz. Âişe (r.anhâ) Validemiz şöyle anlatıyor: Hz. Peygam-
ber  (s.a.v.)  yataklarına  girdiklerinde  ihlâs ve  Muavvizeteyn
(Felâk ve Nâs) sûrelerini okuyarak ellerine üfler ve sonra da
bunları  yetişebildikleri kadar vücûdlarının her tarafına sürer-
lerdi.  Hz.  Peygamber  (s.a.v.)  son  hastalıklarında  kendileri
yapamadıklarından bunu benim yapmamı istediler.
Abdullah b. Hubeyd (r.a.)  şöyle anlatıyor: Yağmurlu ve
çok karanlık bir gecede bize namaz kıldırması  için Hz. Pey-
gamber (s.a.v.)’i aramaya  çıktık. Onu bulduğumuzda bana
“Söyle!” buyurdular. Ne diyeceğimi bilemediğim için bir şey
söyleyemedim. Hz. Peygamber (s.a.v.) yine “Söyle!” buyur-
dular. Ben yine bir  şey söyleyemedim.  Üçüncü  defa olarak
“Söyle!” buyurdularklarında “Yâ  Resûlallâh (s.a.v.)! Ne söy-
leyeyim?” dedim.
“Her  gün  sabah  akşam  Kul  hüvellâhu  ehad  (İhlâs),
Felâk ve Nâs  sûrelerini  üçer kere oku! Bu seni hiç  bir
şeye muhtaç etmez” buyurdular.
(M. Yûsuf KandehlevT (r.h.), Hayatü’s-Sahâbe, 4.O., 25-27.s)