Ebû Hureyre (r.a.)’dan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kur’an-ı Kerim’i öğreniniz, sonra okuyunuz. Çünkü Kur’an’ı öğrenip okuyan ve teheccüd namazlarında onu okumaya devam eden kimse, içi misk dolu olup, kokusu evin her tarafına yayılan bir kaba benzer. Kur’an-ı Kerim’i öğrenip uyuyan kimse ise ağzı kapatılmış misk kabına benzer.” Abdullah İbn-i Abbâs (r.a.)’dan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kalbinde Kur’an-ı Kerim’den hiçbir ayet bulunmayan kimse virane bir eve benzer.” Hz. Ali (r.a.)’dan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim Kur’an’ı okur, sonra onu ezberler, helalini helal, haramını da haram bilirse Allâhü Teâlâ onu Cennet’ine koyar ve ailesinden üzerine Cehennem vacip olan on kişiye şefaat etmek hakkı verir.” İbn-i Mes’ud (r.a.)’dan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim Allâh’ın Kitabından bir harf okursa buna karşılık ona bir hasene vardır. Bir hasene on misli sevabla karşılanır. Ben “Elif, lâm, mim” bir harftir demem. Doğrusu “Elif” bir harftir, “Lâm” da bir harftir, “Mim” de harftir.” . Abdullah İbn-i Ömer (r.a.)’dan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Muhakkak bu kalpler kendisine su değen demirin paslandığı gibi paslanır.”, “Onun cilası nedir Ya Resûlallâh?” denilince, Hz. Peygamber (s.a.v.), “Ölümü çok hatırlamak ve Kur’an okumaktır” buyurdu.Câbir (r.a.)’dan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Kur’an şefaati kâbul edilmiş olan bir şefaatçidir. Davası tasdik edilen bir davacıdır. Kendisine tâbi olanı Cennet’e götürür. Onu arkaya atanı da Cehennem’e düşürür.” Ebû Hureyre (r.a.)’dan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim bir gecede Kur’an-ı Kerim’den on ayet okursa (o gece) gafillerden sayılmaz.”
(Zekeriya Kandehlevi, Fezaili Amal, s.213)