Evs b. Evs (r.a.), Resûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu anlattı: “Günlerinizin en şereflisi ve en faziletlisi cuma günüdür; Âdem (a.s.) o gün yaratıldı, o gün öldü. Sur’a o gün üflenir ve Kıyamet o gün kopar. O günde, bana çok salâvat okuyunuz. Sizin okuduğunuz salâvat bana arz olunur.”
Dediler ki: “Yâ Resûlallah! Salâvatımız sana nasıl arz olunur? Bedenin çürümüş olmaz mı?”
Şöyle buyurdu: “Benim çürüdüğümü mü söylüyorsunuz? Gerçek şu ki, Allâh (c.c.) peygamberlerin cesetlerini çürütmeyi toprağa haram kılmıştır.”
Ebû Hüreyre (r.a.), Resûlullah (s.a.v.)’İn şöyle buyurduğunu anlattı: “Cuma gününden daha faziletli bir gün üzerine güneş ne doğmuş ne de batmıştır. Cuma günü mescitlerin her kapısında iki melek durur. Cuma namazına gelenlere sevâp yazarlar. İlk defa gelen bir deve kurbanı sevâbı alır. İkinci gelen koç kurbanı sevâbı alır. Üçüncü gelen bir tavuk sadakası sevâbı alır. İmâm, minbere oturduktan sonra defter kapanır. Daha sonra gelenleri yazmazlar.”
Hz. Ali (r.a.) der ki: “Cuma günü şeytan yardımcıları ile birlikte çıkar. Sokakları, halka süslü göstermeye çalışır. Ellerinde bayrakları da vardır. Melekler de mescitlerin kapılarının önlerine oturur; derecelerine göre, insanların sevâbını yazarlar. Tâ ki imâm minbere çıkıncaya kadar. Bir kimse, imâma yakın oturur, ses etmeden dinlerse, yersiz konuşma da yapmazsa, onun iki nasibi vardır. Bir kimse de imâmdan uzak oturur, ses etmeden, yersiz söz söylemeden dinlerse onun bir ecri vardır. Bir kimse, imâma yakın oturup, lâf edip imamı dinlemezse, bunun iki günâhı vardır. Bir kimse, konuşana “Sus!” demiş olsa bile konuşmuş olur. Orada lüzumsuz söze yer yoktur. Bu söylediklerimi Peygamberimiz (s.a.v.)’den dinledim.”
(Ebul-Leys Semerkandi,Tenbihül Gafilin, s.342-345)