Allâhü Teâlâ, peygamberlere: “Peygamberlik görevini yerine getirdiniz mi?” diye sorduğu zaman, onlar: “Evet, getirdik.” diyecek; ümmetleri ise “Bize ne bir müjdeci geldi, ne de bir uyarıcı!” diye itiraz edecekler. İşte o zaman Ümmet-i Muhammed, peygamberlerin vazifelerini yaptıklarına dâir şâhitlik edecek, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) de onların doğru söylediklerini belirtecektir. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kıyâmet gününde Nûh (a.s.)’a: “Üstlendiğin peygamberlik görevini ümmetine tebliğ ettin mi?” diye sorulacak. O da: “Evet, yâ Râbbî, tebliğ ettim” diyecek. Bu defa onun ümmetine: “Nûh size benden aldığı görevi ulaştırdı mı?” diye sorulacak. Onlar da: “Hayır, bize bir uyarıcı gelmedi” diyecek.O zaman Cenâb-ı Hâkk, Nûh peygambere: “Görevini yaptığına dâir şâhitlerin kimlerdir?” diye soracak; o da:  “Muhammed (s.a.v.) ve ümmeti” diye cevap verecek.İşte bunun üzerine Muhammed (s.a.v.) ümmetine sorulacak, onlar da, Kuran-ı Kerîm’den öğrendikleri şekilde, Hz. Nûh’un görevini yaptığını söyleyeceklerdir. ”Resûl-i Ekrem (s.a.v.) bunları anlattıktan sonra şu ayeti okudu: “Böylece, siz bütün insanlara şâhit olasınız, Peygamber de size şâhit olsun diye sizi ölçülü, dengeli ve adâletli bir ümmet yaptık.” (Bakara s. 143) Tefsir âlimi ve Hanefî fakihi Ebü’l-Leys es-Semerkandî (r.âleyh)’in bazı müfessirlerden nakline göre, söz konusu ayetin mânası şöyledir: “Ey Muhammed ümmeti! Siz muhâliflerinize, peygamberlerini yalanlayan herkese karşı, şâhitsiniz. Peygamber de sizin doğru söylediğinize şâhitlik edecektir.”

(Kâdı İyâz, Şifâ-i Şerîf, c.1, s.95-96)