Nebî (s.a.v.) yemek yedikten, suyumuzu içtikten sonra
Allâh tarafından verilen bu nimetleri anarak, bunların bizlere
devamlı gelmesi için Allâh’a hamd ü sena edip, şükür
dileğinde bulunmamızı emretmiştir. Bir kimse, yiyip içtikten
sonra Allâh’a şükür ve hamdde bulunmadan kalkıp giderse,
bu kimse otlak hayvanlarına benzer. Anne ye baba çocuklarına
Allâh’a hamd etmeyi öğretmelidirler. “Elhamdülillah”
demeye çocuklarını alıştırmalıdırlar: Çocuğun, bu sözleri
bir vakit için olsa dahi ihmal etmemesine dikkat etmelidir.
“Bir kimse yemek yedikten sonra, ‘Bu yemeği
bana yediren, kazanma ve çâre gücüm olmadan bu
rızkı bana gönderen Allâh’a hamdler olsun’ diye duâ
ederse, Hakk Te‘âlâ o kimsenin daha önceden işlemiş
olduğu suçları affeder.” (İbn-i Mace) “Hakk Te‘âlâ yediği
bir lokma ve içtiği bir yudum sudan sonra kendisine
hamd eden kulundan hoşnud kalır.” (Müslim)
Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz kendi kendine, ekmek,
et, koruk, hurma, şerbet nimetlerini sayarak her iki gözü
yaşarmış ve: “Nefsimi elinde tutana yemin ederim ki,
Kıyâmet gününde bu yediklerinizden sorguya çekileceksiniz”
buyurmuşlardır. Efendimiz (s.a.v.)’in bu sözleri
orada bulunanların, gözünde büyümüş olduğundan
Efendimiz (s.a.v.) Ashâbına: “Bu gibi saydığım şeylere
ellerinizle dokundunuz mu, bismillah deyiniz. Karnınız
doyduktan sonra, (Elhamdülilahillezi eşbeanâ ve
ename aleynâ) söyleyiniz. Bu, bu nimetleri karşılar”
buyurmuşlar. (Taberânî)
“Yemeğini yiyip doyan, suyunu içip kanan bir kimse,
‘Bana bu yemeği yedirene, karnımı doyurana, suyumu
kana kana içirene hamdler olsun’, diye Allâh’ına
duâ ederse, annesinden temiz doğduğu gün gibi bütün
suçlarından temizlenmiş olur.” (Ebû Ya’la)
(İmâm-ı Şa’râni, Uhudü’l Kübrâ, 16.c., 449-451.s.)