Bir kadının, nâ-mahrem olan bir erkeğin veya bir erkeğin,
mahremi olmayan bir kadının elini öpmesi, onunla
musâfaha yapması dînimizde kat‘iyyen câiz değildir.
İslâm’da bunun yeri yoktur. Elin açılmasına zarûrete
binâen ruhsat verilmiş ise de, dokunmayı, el sürmeyi mubah
kılacak meşrû bir sebeb aslâ mevcûd değildir. Bunlara,
karşıdan bakmak bile câiz olmadığı halde, el sürmek, toka
yapmak nasıl câiz olur? İffetin kadr-u kıymetini bilen insanlar
buna müsâmaha etmezler ve etmemeleri îcâb eder.
Şeyhayn’in tahriç ettikleri bir hadîste, Hz. Âişe (r.anhâ)
şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v.) kadınlardan: “Ey Peygamber!
Mü’mine kadınlar; Allâh’a hiçbir şeyi eş tutmamaları,
hırsızlık yapmamaları, zinâ etmemeleri…
üzerine sana biât etmeye geldikleri zaman sen onların
biâtlerini kabûl et…” âyetine göre biât alıyordu, onlarla
olan biâtleşme el tutmak sûretiyle değil, sözle oluyordu.
Evet Resûlullâh (s.a.v.)’in mübârek eli, mâlik olduğu (kendisine
helâl olan) kadınlardan başka hiçbir kadının eline
sürülmemiştir!.” Cenâb-ı Peygamber (s.a.v.) Efendimiz bu
babda çok ihtiyatlı bulunuyordu. “Şeytan, insan oğlunun
vücûdunda deveran eden kan misâli cereyan edip vesvesesini
nüfuz ettirir. Ben sizin temiz gönüllerinize,
Şeytanın fenâ bir şey atmasından haklı olarak korktum”
buyuruyordu.
İslâm’dan önce de, kendisine: “el-Emîn=Güvenilir” ünvân-
ı âlîsi bahş edilmiş olan Resûl-i Müctebâ (s.a.v.)’in,
son derece ihtiyat ve ciddiyet gösterdiği bir şeyde, emîn
olunamayacak, zayıf irâdeli ve şehvet zebûnu, şeytanın
esiri insanlara (şeyhiniz olsa da)nasıl itimad eder de elinizi
verebilirsiniz, ey îmânlı hatunlar?.. Gâyet hassas olan parmak
uçları kim bilir ne gibi şifreler gönderecektir? Allâhım
(c.c.), bizi nefsin, şehvetin ve şeytanın şerrinden hıfzeyle.
(Ekrem Doğanay, İslâm’da Tesettür ve Zinânın Hükmü, 193.s.)