Yemîn yalnızca Allâh (c.c.)’a yapılır. Çünkü Allâh (c.c.)’un
isminden başka bir şey ile yemîn etmek gizli şirktendir. (Çocuğumun
üzerine yemin ederim vs. gibi sözler buna örnektir)
İbn-i Ömer (r.a.) dedi ki:
“Resûlullâh (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu duydum: “Kim
Allâh’tan başkası ile yemîn ederse şirk etmiş olur.” el-
Mesâbîh’in şerhinde bu şöyle tefsîr edildi: Bunun anlamı, kim
Allâh (c.c.)’den başkasıyla -ta’zîmine inanarak- yemîn ederse
o yemîn ettiği şeyi ta‘zîm bâbında Allâh (c.c.)’a ortak etmiş
olur. Ta‘zîm kasdı yoksa bunda bir sakınca yoktur.
İbn-i Mes‘ûd (r.a.)’den: “Allâh’ın adı ile, yalan yere yemîn
etmem, Allâh’tan başkasıyla doğru yemîn etmemden benim
için daha sevimlidir.” (el-Bezzazî)
Allâh’ın Nebîsi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ancak
Allâh’ın adı ile yemîn edin! Başkasıyla değil… Allâh’a
yemîn ederken de mutlaka doğru olun!”
er-Râzî dedi ki: “Hayatım hakkı için, hayatın hakkı için”
diye yemîn edenler hakkında küfürden korkarım. Halk bu
yemîni bilmeyerek yapıyor. Eğer böyle olmasaydı o bir şirktir,
derdim. Çünkü Allâh’tan başkasıyla yemîn yapılmaz.
İslâmdan berî olduğuna da yemîn etmez. Ya‘ni: “Eğer ben
şunu yaparsam İslâmdan berî olayım.” demez.
Peygamberimiz (s.a.v.): “Kim ben İslâmdan berîyim derse,
eğer yalan söylüyorsa o dediği gibidir. Şâyet doğru
söylüyorsa İslâma kat‘iyyen sâlim olarak dönmez.”
Kişi iyice düşünmeden, ölçüp tartmadan, akıl ve mantık
süzgecinden geçirmeden söz söylemesin. Lüzûmsuz konuşmalarda
bulunmasın.
Yalan yemîne gelince: Peygamberimiz (s.a.v.) bunu
keffâreti olmayan büyük günâhlardan saymıştır. Hadîsde:
“Kimse sözünde bir sivrisinek kanadı kadar yalan ve şüphe
ihtimâli dahi olsa yemîn etmez. Ederse mutlakâ bu, kalbinde
(Kıyâmete kadar) siyah bir nokta olur.” Dolayısıyla müslümân
yalan yere yemîn etmez, Allâh’tan başkası üzerine yemîn etmez.
(Seyyid Alizâde, Şir‘atü’l İslâm, 475.s.)