Sultân Abdülhamîd Hân, gelmiş geçmiş Osmânlı Padişâhları arasında en müstesnâ mevkiyi işgâl edenlerden biridir. Çok sâkin ve gösterişten uzak yaşardı. Bir mes’eleye çözüm ararken uzmanlarını dinler, ancak onların fikirlerinin esîri olmazdı. Avrupa’nın büyük basınını günü gününe ta‘kîb eder ve mühim kitâbları yayınlandıkları aynı yıl tercüme ettirip okur veyâ okuturdu. Bu şekilde 6000 kitâb tercüme ettirmiştir ki defterler hâlinde kütübhânesinde çıkmıştır. Mükemmel dış politikasının esâs prensipleri, soğukkanlılık, hareketsizlik, harb tehlikesini atlatmak, devletlerin aralarındaki en uyumsuz noktaları, düşmânlıkları, kıskançlıkları derhâl teşhîs edip Osmânlı lehine kullanmaktı. Sabahın erken saâtlerinden gecenin geç saâtlerine kadar çalışarak pek az uyurdu. Dünyanın her tarafındaki Müslümânlarla meşgûl oldu. Onları İstanbul’a sevgi ve saygıyla bağlardı. Tahttan indirilme hâdiseleri esnâsında orduyu kullanmaya azmetseydi, hiç bir kuvvet onu tahtından indiremezdi. Ama buna yanaşmadı. Hareket ordusu 3-5 bin kişiden ibâretti. Arnavut, yahûdî, rumlar çoğunluktaydı. Yalnız subayları Türk’tü. Birkaç gün önce, son Cum’a Selâmlığı’nda, kendisine refâkat eden 8000 çok iyi yetişmiş hassa askeri bile bu kuvveti bir çarpışmada darmadağın ederdi. Şevket Paşa, böyle hareket etmesi için padişâha yalvardı, ama kabûl ettiremedi. Tahttan indirilmesinden) birkaç gün önceki son selâmlığında “Padişâhım çok yaşa!” diyerek yeri göğü inleten halk sâmîmi idi. Dış ve iç baskılara rağmen Sultân Abdulhamîd 30 yıl Osmânlı Devleti’ni büyük sıkıntılarla ayakta tutmuş bu arada ermeni ve yahûdî meselesi yüzünden bütün basın ve Avrupa kamuoyu tamâmen aleyhine geçmişti. Bu aşırı propagandalara rağmen, Müslümân halk, padişâhı çok seviyordu. Ancak menfî güçlerin etkisi ile genç aydınlar ve askerler arasında Abdülhamîd Hân karşıtlığı ortaya çıktı ve silâh tehdîdi altında Meclis’den hal’ kararı çıkarıldı. İçinde hiç Müslümân Türk bulunmayan dört kişilik heyetle (Yahûdî Emanuel Karaso, ermeni komitecisi Aram Efendi, arnavud Es‘ad Toptânî ve gürci Ârif Hikmet Paşa) tahttan indirilme kararı Sultân II. Abdülhamîd’e teblîğ edildi. Böylece Osmânlı Devleti’nin yıkılış süreci başlamış oldu. (Yılmaz Öztuna, Osmânlı Devleti Târihi, c.1)

Bir Yorum Bırak