Ebü’d-Derdâ (r.a.)’den şöyle nakledilir: “Ömer bin Hattab
(r.a.) Beyt-i Makdis’i fethedip, Câbiye denen yere gelince,
Bilâl-i Habeşî (r.a), Hz. Ömer (r.a.)’den, kendisini Şam’a
yerleştirmesini istedi. Hz. Ömer (r.a.), onun bu teklifini kabûl
etti. Bilâl-i Habeşî (r.a.) burada evlendi. Bir gün rü’yâsında
Resûlullâh (s.a.v.)’i gördü. Resûlullâh (s.a.v.) ona; “Bu ne
eziyet böyle yâ Bilâl? Beni ziyâret edeceğin zaman yaklaşmadı
mı?” diye buyurunca, Hz. Bilâl (r.a.) üzüntü ile
uyandı. Bineğine bindi ve korku ile Medîne’ye doğru yola
çıktı. Resûlullâh (s.a.v.)’in kabr-i şerîflerine geldi. Orada ağlamaya
başladı. Sonra Hasan ve Hüseyin (r.anhümâ)’nın
yanlarına gitti. Onlara sarıldı ve onları öptü. Onlar Hz. Bilâl
(r.a.)’e; “Mescid-i Nebevî’de Resûlullâh (s.a.v.) için okuduğun
ezân gibi bir ezânını dinlemek istiyoruz” dediler.
Bilâl-i Habeşî (r.a.) onların bu isteğini kabûl etti. Mescid-i
Nebevî’ye giderek, Resûlullâh (s.a.v.) zamânında ezân
okuduğu yerde durdu. Allâhü Ekber, Allâhü Ekber diye
okumaya başlayınca, Medîne-i Münevvere’de büyük bir
heyecân meydâna geldi. Eşhedü en lâ ilâhe illallâh deyince,
bu durum daha da arttı. Eşhedüenne Muhammeden
Resûlullâh okuyunca, herkes başlarını pencerelerden
dışarı çıkardılar ve: “Yoksa Resûlullâh (s.a.v.) tekrar
mı dirildi?” dediler. Resûlullâh (s.a.v.)’in vefâtından sonra,
bugünden daha çok erkek ve kadınların ağladığı bir gün
görülmedi.
Ashâb-ı Kirâm (r.a.e.) zamânında, Bilâl-i Habeşî (r.a.)
Medîne-i Münevvere’ye sırf Resûlullâh (s.a.v.)’i ziyâret için;
Tabiîn zamânında Ömer bin Abdülazîz (r.a.)’in gönderdiği
şahıs ise, sırf onun selâmını Resûlullâh (s.a.v.)’e ulaştırmak
için gitmişti. Medîne’ye bir ihtiyâcı için gidip, bu sırada da
Resûlullâh (s.a.v.)’in ziyâret edilmesi veya sırf Resûlullâh
(s.a.v.)’i ziyâret gâyesi ile Medîne’ye gidilmesiyle ilgili
rivâyetler pek çoktur.
(İmâm-ı Sübkî, Şifâüs-Sikâm fî Ziyâreti Hayr-il-Enâm)