Nûh (a.s) tebliğ vazifesini yapıp, kavmini yılmadan, yorulmadan
devamlı surette Allâh (c.c.)’e imân ve kulluk etmeye çağırıp,
isyan ederlerse azaba yakalanacaklarını bildirdi, fakat çok
az kimse imân etmişti. Kavmi bu dâvete uymadıkları gibi, Nûh
(a.s)’ı kendilerine doğruyu, hakkı anlatırken dinlememek için
elbiseleriyle başlarını kapatıyor bir taraftan da ona inananlara
işkence yapıyorlardı. Nûh (a.s) gittikçe azan kavmine:
“Ben size zor bir teklif yapmıyorum. Puta tapmaktan vazgeçip
Allâhü Teâlâ’ya ibadet ediniz. Sizlerin herbir grubu başka
bir gruptan korkuyor, zulüm görüyorsunuz ve zulmediyorsunuz.
Allâh’tan korkunuz zulmedenlerden ve mazlumlardan olmayınız.”
diyordu. Her geçen gün daha da kötüleşen bu insanlar,
bir türlü fitne, fesat ve sapıklıktan el çekmiyorlardı. Nûh (a.s)
böylesine düşmüş olan insanlara acıyor, şefkât ve sabırla onları
kurtarmaya çalışıyordu. Onlar ise bunu idrak edemeyip karşı
çıkıyorlar, Nûh (a.s)’ı taşa tutuyorlar, onu şehirden kovuyorlar,
evini harap ediyorlar, sapıklıkla itham ediyorlardı.
İsyanları sebebiyle Allâh (c.c) onlara gazap etti. Senelerce
yağmur yağdırmadı, hayvanları helâk oldu. Bağları bahçeleri
kuruyup, servetleri kayboldu. Son derece muhtaç ve fakir hâle
düştüler. Onların bu hâli karşısında Nûh (a.s.); “Ey kavmim başınıza
gelen bunca belâlar günâhlarınız sebebiyledir. Putlara
tapıp, Allâh (c.c.)’a ibadetten kaçındığınız için Allâh (c.c) size
gazap etti. Bu sebeple yağmurlar kesildi. Büyük sıkıntılara düştünüz.
Ama Rabbinizden günâhlarınızın bağışlanmasını isteyin,
sizi affedip üzerinize rahmet yağmuru göndersin. Size mallar ve
evlatlar ihsan ederek imdat etsin. Nihâyet bir gün ölüp kabre gireceksiniz.
Rabbiniz sizi bir müddet kabirde beklettikten sonra
diriltecek ve amellerinizin cezasını ve mükâfatını verecek.” Diye
nasihat etmesine rağmen onlar yalanlamış ve şirk koşmaya devam
etmişlerdir. Azâb vakti geldiğinde, yerdeki su kaynakları,
şiddetli yağmurlarla birleşerek dev boyutlu bir taşkına neden
olmuştur.
“Onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte
olanları kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları da suda boğduk.
Çünkü onlar kör bir kavimdi.” (A’raf Suresi s. 64)
(Peygamberler Tarihi Ansiklopedisi, 20.c., 14-17.s.)