Bir Hadis-i Şerif’te: “Hiçbir kul yoktur ki, attığı her adımdan, o adımla neyi kasdettiği muhakkak ondan sorulacaktır” buyurulmuştur. Başka bir Hadis-i Şerif’te Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: “Kıyamet gününde herhangi bir kul, şu dört şeyden sorulmadıkça ayağı (Rabbinin huzurundan) ayrılamaz.

  1. Ömrünü nereye harcadığından,
  2. Vücudunu nerede yıprattığından,
  3. İlmi ile hangi ameli işlediğinden,
  4. Malını nereden kazandığından. (Müslim)

Başka rivayetteki Hadîs’te, şunu ziyade etmiştir: “Ve malını nereye harcadığından sorulmadıkça ayrılmaz.”
Hz. Ömer (r.a.)’den rivayet edilen Hadîs’te Hz. Ömer (r.a.) şöyle demiştir: “Ben Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz’den işittim, şöyle buyuruluyordu: “Kıyamet günü olunca Yüce Allâh kullarından birini getirerek (manevi) huzurunda durdurur ve o kula ilminden, amelinden sorduğu gibi mevkiinin ve mertebesinin yüceliğinden de sorar.”
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmuştur: Allâhü Teâlâ Mü’min’i kıyamet gününde kendisine yaklaştırır. Hatta Allâh (c.c.) onun üzerine şefkat kanadını koyar yani onu keremi ile, lutfu ile örter de gizlice ona bütün günahlarını takrir ettirip söyletir. Şöyle ki, Allâhü Teâlâ kuluna: “Sen şu günde işlediğin şu günâhı biliyor musun?” diye sorar. Kul da: “Ey Rabbim biliyorum” diye ikrar eder. Kul da içinden kendisinin helâk olduğunu sanır. Bunun üzerine Aziz ve Celil olan Allâh: “Ey kulum! Ben senin aleyhindeki bu günâhları dünyada iken halktan gizlemiştim. Bugün de onları senin için lehine olarak mağfiret ediyorum” buyurur. (Müslim)
(İmâm Şarani, Ölüm-Kıyamet-Ahiret, s.172)