Her sözü vahye dayanan Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in kadın ve erkek için çizdiği hudutlar ve Allâh (c.c.)’dan getirdiği şer’î emirler bulunmaktadır.Nebî (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:
“Hiçbir erkek, yabancı bir kadınla yanında bir mahremi bulunmadıkça tenha bir yerde asla beraber bulunmasın! Bir kadın da yanında mahremi bulunmadıkça sefere çıkmasın.” (Müslim) Bilinen bir gerçektir ki, kadınların sosyal hayat içinde kendilerine özgü birtakım rolleri vardır. Bunlara uymak, kadının menfaatini koruması, şeref ve haysiyetini muhafaza etmesi için gereklidir. Meselâ bir kadın, yanında bir mahremi bulunmadıkça, yabancı bir erkekle tenha bir yerde buluşup görüşmemelidir. Aynı şekilde bir erkek de bir mahremi olmayan bir kadınla yalnız kalmamalıdır. Çünkü
bu görüşme kötü zanna yol açabilir ve ahlaka aykırı eğilimlere sebep olabilir. Aynı şekilde bir kadın ortalama bir yürüşle üç günlük (90 km.’lik) bir mesafede bulunan bir yere yanında mahremi olmadan (babası, kocası, kardeşi, torunu vb.) çıkıp gitmemeli, hatta hali vakti yerinde olan Müslüman bir kadın, yanında bir mahremi bulunmadıkça bu kadar bir mesafe uzakta bulunan Mekke’ye hac vazifesini yerine getirmek için bile çıkıp gidemez. Bu ona farz değildir. Çünkü yolculuk zahmetli ve yorucudur ve kadının birtakım kişilerle temasta bulunması kaçınılmazdır. Yaratılıştan naif
olan, şeref ve haysiyetini ne olursa olsun koruması gereken kadının, bu kadar uzak bir yola kendi başına çıkıp gitmesi, hikmete ve maslahata uygun değildir. İslâmiyet’in bu konudaki emir ve tavsiyesi, kadınları himaye etme ve kor ma hikmetine dayanır. Zaten İslâmiyet’in her emrinde ve her yasağında bir nice hikmet ve fayda saklıdır. Bizim vazifemiz de onlara riâyet etmektir. Selâmet ve saadetimiz buna bağlıdır.
(Misvak Neşriyat, Hakk Dînin Bâtıl Yorumlarına Cevaplar, s.270)