SORU-Bugün çok kullanılan bir terim var. Kadın erkek eşitliği. Bu konuyu İslâmî bakış açısından nasıl değerlendirilir?
CEVAP: İslâm dini, erkek ile kadını (hukuken) eşit tutuyor ve fıtratan zayıf olduğundan, erkekten ziyade ona eğiliyor. Peygamber (s.a.v.) Vedâ Haccı hutbesinde:
“İki zayıf olan (yetim ve kadın) için, Allâh (c.c.)’dan korkunuz” diyor. Ancak bir takım hikmetlere istinaden birkaç husus istisna ediliyor:

  1. Şahitlik: Bu babta iki kadın, bir erkek mukabilinde kabul ediliyor. Hikmeti de, genellikle kadınlar ev işi ile ve çocuk bakımıyla daha fazla uğraştıklarından başka şeylerle pek alakadar olmuyor ve bu sebeple meseleleri unutabiliyor.
  2. Miras: Bu hususta da baba ve kardeş gibi mirasçılardan kalan mirasta erkeğe iki, kadına da bir hisse veriliyor. Hikmeti de normal olarak her kadın evleniyor. Hayatta muhtaç olduğu her şeyi kendisine değil, kocasına yükleniyor. Böylece kendisi için geçim sıkıntısı söz konusu olmuyor. Demek, bir cihetten kendisi için kısıntı yapılmış ise de başka bir cihetten telafi edilmiştir.
  3. Devlet Başkanlığı: Peygamber (s.a.v.) bununla ilgili şöyle buyurur: “Başına bir kadını emir olarak tayin eden topluluk, felâh bulamaz.”

Bunun için fıkıh kitaplarımız, hilafetin şartlarından biri olarak halifenin erkek olmasıdır diye kaydediyorlar.
Ayrıca şunu da bilmek gerekir ki İslâm dininde de kadın hürdür. Ama bu hürriyet hudutsuz değildir. Fıtraten zayıf ve kendini savunma yeteneği olmayan kadının her tarafa girip çıkmaması ve gözü aç ve hain kimseler için yem olmamasına dikkat etmesi gerekir.
(Halil Günenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar)