Hz. Ebûbekir (r.a.) halife seçildiği zaman Allâh’a hamdu
sena ettikten sonra şöyle buyurdu: “Ben sizin en hayırlınız
olmadığım halde sizin başınıza halife seçildim. Ancak
Kur’ân nazil olmuş, Hz. Peygamber (s.a.v.) dinin hükümlerini
açıklamıştır. Sizin en zayıfınız, hakkı alınıncaya kadar
benim yanımda kuvvetlidir. Ey insanlar! Ben ancak Hz.
Peygamber (s.a.v.)’in yoluna uyarım. Kendiliğimden birşey
icad edici değilim. Eğer iyilik yaparsam bana yardımcı
olun. Eğer sırat-ı müstakimden kayarsam beni düzeltiniz.
Ben bu sözümü söyler, hem kendim için hem de sizler için
Allâh’ın affını taleb ederim.”
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in irtihâlinin ertesi günü Hz.
Ebûbekir (r.a.) kalkıp Allâh’a hamd ve sena ettikten sonra
şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Ben de sizin gibi bir insanım.
Bilmiyorum, belki Hz. Peygamber (s.a.v.)’in yapabildiği
şeyleri bana da teklif edeceksiniz. Halbuki Allâhü Te‘âlâ,
Hz. Muhammed (s.a.v.)’i alemlerden üstün kılmış ve onu
afetlerden korumuştu. Ben ise ancak Hz. Muhammed
(s.a.v.)’e tabi olan birisiyim. Hz. Peygamber (s.a.v.) vefât
ederken, hiç kimsenin, onun üzerinde bir çöp darbesi kadar
bile hakkı yoktu. Benimse, bir şeytanım vardır. Zaman
zaman bana galebe çalar. Ey insanlar! Siz, ne zaman biteceğini
bilmediğiniz bir ömür süresinde sabah ve akşamlarınızı
geçiriyorsunuz. Eğer bu süreyi sâlih amellerle geçirebilirseniz,
bunu yapın. Ecel gelmeden, elinizdeki fırsat
kaçmadan, sâlih amel yapmakta acele ediniz. Çünkü ecelini
unutan, amelini başkasına bırakan kimseler vardır. Sakın
onlar gibi olmayın. Çok acele edin. Çünkü arkanızdan
gelen ve size yetişmek isteyen bir şey vardır ki, o da çok
hızlı gelen ecelinizdir. Ölümden korkun. Yaşayanlara değil,
öldükten sonra arkada bırakacakları güzel şeylere gıbta
edin.” (Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatü’s-Sahâbe, 3.c., 175-178.s.)