Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in amcazadesi olan ve Resulullah (s.a.v.)’in kızı Hz. Fatıma (r.a.) ile evlenerek soyunun devamına vesile olan Hz. Ali (r.a.), müslümanlar arasında seçkin bir konumdaydı. Özlü sözler söyler, adalet konularında tecrübe sahibi idi. Hz. Ebû Bekir (r.a) döneminde fetvada başvuru için bir kaynak idi. Hz. Ebû Bekir (r.a) çözümü sıkıntılı bir mesele ile karşılaştığı zaman Hz. Ali (r.a)’i çağırır “Ey Hasan (r.a)’ın babası! Bize fetva ver” derdi.
Hz. Ömer (r.a) da onun fıkıh bilgisine ve marifetine çokça itimat ederdi. Hz. Ömer (r.a) bu konuda şöyle derdi: “Ali (r.a) olmasaydı Ömer helak olurdu.”
Hz. Ömer (r.a) onun fıkıh bilgisine ve marifetine itimat ettiği için onu insanların mahkeme işlerini görmek için tayin etmişti ve onun hakkında: “Ali (r.a) adalet konusunda en bilgilimizdir” derdi. Ebûl Hasen Ali’nin (r.a) çözümünü bulmadığı kapalı bir meseleden Allâh’a sığınır: “İmam Ali (r.a.)’in halletmeye gücünün yetmediği problemi kim çözer” derdi. Ayrıca rivayet olunan bir mesele vardır ki bu mesele, Hz. Ali (r.a.)’in ne kadar fıkıh ve hesap bilgisine sahip olduğunu ve süratle meseleleri çözdüğünü göstermektedir.
Rivayet olunur ki bir kadın Hz. Ali (r.a.)’e gelerek, erkek kardeşinin vefat edip 600 dinarı kaldığını fakat kendisine sadece 1 dinar verildiğini şikâyet ederek söyledi. Hz. Ali (r.a) derhal meseleyi çözümleyerek: “Herhalde kardeşinin bir eşi, iki kızı, 12 erkek kardeşi vardı, bir de sen” dedi. Kadın “evet” deyince, Hz. Ali (r.a) “Miras bırakılan 600 dirhemden senin hissen 1 dinardı” dedi.
(Muhammed Şaravi, Aşere-i Mübeşşere, s.116-117) (İsmail Hakkı Bursevî (k.s.), Rûhu’l Beyan Tefsîri, c.22, s.916)
EHL-İ BEYTİ VE ASHÂB (R.A.E.)’Nİ SEVMEK
Nebî (s.a.v.) buyuruyor: “Kim, Allâhü Te’âlâ’yı severse; Kur’ân Kerîmi sever. Kim, Kur’ân Kerîmi severse; beni sever. Kim, beni severse; benim ashâbımı ve akrabalarımı (yakınlarımı) sever.”
(Ömer Faruk Hilmi, Sâlihlerin Menkıbeleri, c.4, s.279 )