Hz. Peygamber (s.a.v.) “Miraç gecesinde meleklerden hangi bir topluluğa uğradıysam, bana şöyle tavsiye ediyorlardı: “Yâ Muhammed! Size, tedavi maksadıyla kan aldırmanızı tavsiye ederiz. Ümmetine de hacamatı tavsiye ediniz!” buyurmuştur. (İbn-i Mace, Tirmizî) Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Üç şeyde şifâ vardır. Bal şerbeti içmekte, hacamat şişesi takmakta (kan aldırmakta), kızgın demirle dağlama yapmakta, fakat ben dağlama yaptırmayı sevmem.” (Buhârî, Müslim)
Hacamatın faydaları şöyle sıralanabilir:
Kılcal damarların, büyük atardamarın, toplardamarların temizlenmesine sebep olur ve kan dolaşımını güçlendirir. (Yaklaşık olarak hastalıkların %70’inin sebebi, yeterli derecede kanın düzenli olarak organlara ulaşmamasıdır.) Eklemleri ve mafsalları temizleyip rahatlatır. (Özellikle ayaklarda tesiri açıkça görülür.) Kan, safra, balgam gibi salgıları temizler. İç organlara ait refleksleri geliştirip çalıştırır, böylece beynin, sinir sistemine ait dikkatini artırarak lazım olan emirleri vermesini sağlar. Bölgesel kan dolaşımını kuvvetlendirir. Bedenin genel bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Bu da özellikle kemikteki bağışıklık bezesini kuvvetlendirmekle hâsıl olur. Hormonları düzenler. Beyne ait organların canlılık kazanmasını sağlar. (Hareket, konuşma, işitme, algılama, ve hafıza güçlerini artırır.) Bezlerin özellikle hipofiz bezinin canlanmasına vesile olur. Sinirsel gerilimi kaldırır. (Özellikle başta ve baş ağrısına sebep olan şeylerde.) Vücudun dışında oluşan kan pıhtılaşmalarını (toplanlamalarını) çekip almak işlemi, pıhtılaşmadan çıkarmak suretiyle yapılır. Hacamat aynı zamanda kandaki tabii kortizon yüzdesini artırır. Hacamat, kandaki zararlı kolesterol (LDL) yüzdesini azaltır ve yine kandaki yararlı kolesterol (HDL) seviyesini yükseltir.  Hacamat kandaki üremi hastalığı seviyesini düşürür. Hacamat, bedendeki normal (tabii) morfin seviyesini yükseltir.
Kan aldırma işini, kamerî ayların ilk ve son günlerinde değil, dolunay veya dolunaydan sonraki günlerde yaptırmak en uygunudur.
(Ömer Muhammed Öztürk, Misvâk ve Hacamat, s.52)