İslâm ahkâmını öğrenirken Cenâb-ı Hakk’ın farz kıldığı şeylerin Resûlullah (s.a.v.)’in sünneti ile pekiştirilmesi gerektiği gerçeğini de asla unutmamak gerekir. Mesela farz namazların yanında sünnetleri de kılmak gerekir.
Bugün bazı kesimler müslümanlara sünnet namaz kılmak yerine kaza namazı kılmak gerektiği fikrini aşılamaya çalışmaktadır. Bu bir ifsad hareketidir. Bunu iddia eden kişilerin bu iddialarına muhakkık ulemâdan delil göstermeleri gerekmektedir. İslâm’da kimsenin kendi kafasına göre hüküm verme hakkı yoktur. Eğer bir kimsenin kaza namazı borcu varsa bunu ödemesinin de bir usûlü vardır ve borç bu usûle uygun olarak ödenmelidir. İnsan önce namazla yükümlü olduğu zamanı tesbit eder ve o zamandan sonra hangi vakitten ne kadar borcu olduğunu tayin eder. Bu tayini yaparken hesapladığı miktarı kıldığı takdirde borcunu ödemiş olduğuna kalben inanacağı bir miktar belirlemek esastır. Hz. Mâhmûd Sâmî Ramazanoğlu (k.s.) kaza namazı borcu olanlara her vakit namazdan sonra o vakte ait bir kaza namazı kılmalarını tavsiye buyururlardı. Meselâ bugün sabah namazını edâ ettikten sonra borcu olan son sabah namazının farzını iki rekat kılarak kaza etmesini, öğle namazını edâ ettikten sonra borcu olan son öğle namazının farzını dört rekat kılarak kaza etmesini, ikindi namazını edâ ettikten sonra borcu olan son ikindi namazının farzını dört rekat kılarak kaza etmesini, akşam namazını edâ ettikten sonra borcu olan son akşam namazının farzını üç rekat kılarak kaza etmesini ve yatsı namazını edâ ettikten sonra borcu olan son yatsı namazının farzını dört rekat kılarak, vitr-i vacib’ini de üç rekat kılarak kaza etmesini ve bu şekilde her gün sistemli olarak kaza namazlarını ödemelerini tavsiye buyururlardı. Bu tavsiyelerine bir de şu müjdeyi ilave ederlerdi: “Eğer bir kimse kaza namazı borçlarını ödemeye niyet eder, bu şekilde sistemli olarak başlarsa ve bir gün sonra bile olsa irtihâl ederse Hakk Teala hazretleri “Bu kulum ihlâs ile söz vermişti, eğer ben ona ömür verseydim bu borcunu tamamlayacaktı.” diyerek tüm kaza namazı borçlarını siler, tüm kaza namazı borçları ödenmiş olur.”
(Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler-2, s.26)