Allâh Te’âlâ, İbrahim (a.s.)’ı yüksek mevkilere lâyık olan edep ile terbiye etti ve kullarının esrarına muttalî olduğu zaman nasıl güzel bir ahlâk ile ahlâklanacağını ona bildirdi.
Kasama bin Zübeyr (r.a.)’den mervîdir ki: İbrahim (a.s.) bir gün kendi kendine insanların en merhametlisi olduğunu düşününce Cenâb-ı Hakkk onu küre-i arzın üstüne yükseltti ve kullarının amel ve ahvaline onu muttalî kıldı. İbrahim (a.s.) derhal:
– Yâ Rabbî! Onları helak eyle, diye duâ eyledi. O zaman Cenâb-ı Hakk buyurdu ki:
– Ey İbrahim! Ben senden daha merhametliyim. Şimdi in buradan. Olabilir ki onlar isyanlarından döner tevbekâr olurlar.
Hazret-i Ali (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet ediyor: “Allâh Te’âlâ İbrahim (a.s.)’a yer ve gökleri gösterdiği vakit, İbrahim (a.s.) Allâh’a karşı isyan etmekte olan birini gördü. Ve Allâh’a onu helak etmesi için duâ etti. Allâh Te’âlâ onu helak etti. Başka bir âsîyi gördü. Onun için de beddua etti. O da helak oldu. Diğer başka bir isyankârı gördü, onun da helak olmasını diledi, o da helak oldu. Böylece birkaç kişi helak edildi. Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk, İbrahim (a.s.)’a şöyle vahiy buyurdular:
Ey İbrahim! Muhakkak sen duası müstecâb bir kimsesin! Kullarımın helaki için bana duâ etme! Zîra onların benim yanımda üç hususiyetleri vardır:
1- Kul, yaptıklarına ya tevbe eder ben de tevbesini kabul ederim,
2- Veya onun zürriyetinden beni zikredecek bir nesil çıkar,
3- Veyahut da kıyamet gününde istersem onu affederim, istersem cezalandırırım.”
(Hz. Mahmûd Sâmi Ramazanoğlu (k.s.), Hz. İbrahim (a.s.), s.30-31)