Bir hoşgörü müessesi olan ailede İslâm’a muhalif olmayan her konuda eşlerin birbirlerini hoş görmeleri gerekir. Birbirlerinin ayıplarını, kabahatlerini yüzüne çarpmamak gerekir. Resûlullâh (s.a.v.): “Kadınlara hayırhah olun, zira kadın bir eğe kemiğinden yaratılmıştır. Eğe kemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi haline bırakırsan eğri halde kalır, öyleyse kadınlara hayırhah olun.” (Buhârî, Müslim) buyurarak kadınları eğe kemiğine benzetmişlerdir. Onları ille de düzeltmeye uğraşmamak gerekir. Eğe kemiği düzeltilmeye uğraşıldığı takdirde kırılır. Kendi hâli içerisinde düzgünce muhafaza etmeye çalışmak gerekir.
Kadınlık hâlleri vardır. O hâlleri içerisinde sinirlidir, değişik günlerdir, o günlerde de onları hoş görmek gerekir. Kadın da erkeği hoş gördüğü takdirde bu, beraberinde bir ömür mutluluk getirecektir. Resûlullâh (s.a.v.) sâliha bir kadının bulunduğu evin cennet bahçesi gibi olduğunu beyân buyurmuşlardır. Eğer sâliha bir kadın yok da hırçın, huysuz bir kadın varsa, o zaman da o ev cehennem çukurlarından bir çukur gibi olur. Nebi (s.a.v.) Efendimiz: “Sizin hayırlılarınız, kadınları için hayırlı olanlarınızdır.” (İbn-i Mace) buyurmuşlardır. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) hâdis-i şerîflerinde: “Ne mutlu o mü’mine ki evinden çıktığı zaman ailesi tarafından ne zaman dönecek diye evine dönmesi beklenir. Yazıklar olsun o kişiye ki evinden çıktığı zaman ailesi ‘Elhamdülillâh, çıktı da kurtulduk.’ der.” buyurmuşlardır. Başka bir hadîs-i şerîfte: “Hayırlınız, karısına ve çoluk çocuğuna hayırlı olanınızdır. Ben (bu hususta) sizin en hayırlı olanınızım.” (Feyzü’l-kadir) buyrulmuştur. Cenâb-ı Hakk herkesi eşine, çocuklarına son derece hayırlı olanlardan eylesin. Bu şekilde yuva kurmayı herkese nasib müyesser eylesin. Cenâb-ı Hakk sırât-ı müstakimden ayırmasın.
(Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler-2, s.145-153)